bugün

entry'ler (15)

ibrahim tenekeci

(bkz: üzülmedim diyemem)

üzülmedim diyemem

üzülmedim diyemem


i
ey aşk, yaptığını beğendin mi:
yetimler gibiyim ziyafetten aç dönen
ters yakılan sigara, hemencecik söndürülen-
yoksulluk ile vakit geçer mi...

uyanmış kalmışım, nasıl bir şey bu
toprağa baktım, yerinde yoktu;
şiirden aşağıya attım kendimi
düşerken düşündüm, ölmesem mi.

anlatıyorum, hiç konuşmadan,
buğdayın içini dökmesi gibi...

ii
bugün dalgınım, dün de dalgındım
aç bile değildim aynaya bakmasaydım
dünden kalmış yemekleri yerken ki gönülsüzlük
gibi burdayım...

burayı sevmiyorum, bahsetmişimdir.
unufak olmak iyidir olmamaktan
hiç böyle demedim, yarabbim bilir
bu bozuk güzellik, kalbimi yoran...

bir sandalye çektim zor günlerin altına
ah ama,

kimse yüz vermiyor bana, sandalye bile
beni çağırıyor, yarım kalan ne varsa
bana düşüyor, her yağmur tanesini
suya götürmek, o serin ırmaklara

öyle ya

bir almanı herkes tanır, miğferi varsa
moskofu da tanırlar, yatıp uyumamışsa
bunları şunun için anıyorum burada
kim tanır beni, şaşkınlığım olmasa

bağırıp duruyorum denizin ortasında,
su buradan ne kadar uzakta... *

dot

http://www.tiyatronline.com/yayino2007-277.htm

kürklü merkür

ingiliz yazar Philip Ridley'in yazdığı ve Cem Kurtuluş'un çevirdiği ve yakın tarihte dot' ta sahnelenecek fütürist oyunun adıdır.

gerekli link:

http://www.tiyatronline.com/yayino2007-277.htm

birhan keskin

nar
çiçeklerin eksilen suyuna su,
yazın yanına hatırayı ekledik,
çekirge sesleri ve
öğle güneşi altında narın
olgunlaşmasını bekledik.

bekledik, başka başka odalarda
çektiğimiz ağrı dinsin,
bir çocukluk düşü gibi
ince bir sızıya dönsün diye
yaza sedeften bir anlam ekledik

biliyorsun,
bir başdönmesi gibi sürüyor hayat,
yazların yanına yazlar ekleniyor,
zaman uzun bir sıcağa dönüyor burada,
ağırlığına duygunun, taşınamazlığına
ve yazlar hatıraya...

sığındığımız konuşmalar kesecek mi ağrıyı?
ağacın güzelliğindeki mânâ sönmeyecek,
köklerinde sürecek mi aşk?
ah benim hayal kardeşim,
bizim bu aşktan alacağımız var,
dinsin ayrı odalarda çektiğimiz ağrı,
yaz geçip gitsin ve olgunlaşsın nar.
*

heraklit

"aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz" diyen ve diyalektik felsefenin babalığına oynamış kişidir.

pazar saat 21 18

mahmut tuncay çelenk'in inkılap yayıncılıktan henüz çıkmış, çiçeği burnunda öykü kitabının adıdır...

fuzuli duygular

insan yaşamını gereksiz yere meşgul eden, baş ağrıtan,çoğu kez sıkıntı yaratan tatsız tutsuz, yorucu duygulardır.

yaldiz

birçok ünlü insanın ardında yaşayarak kendilerini mutlu sandığı,döküldüğünde acı veren gerçeklerle karşılaşmanın kaçınılmaz olduğu bir çeşit sihirli örtü...

nesenize hayran kaldim

neşe duymayı çoktan unutmuş bir toplumda söylenebilecek en heyecan verici, en umut vaad eden, en samimi dileklerden biri...

bir koseye cekip silkelemek

genellikle aklı başa getirmek için,uyarı mahiyetli bir terbiye modeli ya da aşağılama biçimi olarak ön plana çıkan bir durumu açıklar. karşıdakinin halı ya da kilim olmadığını fark etmesi,durumu sonlandırmaya nedendir.

nerde gorsem cakarim

genelde ve özelde bir şiddet eylemine dair söylem türüdür. serbest çağrışımın yol açtığı, bastırılmış öfkenin kontrolden çıkmasıyla eyleme de dönüşebilen bir çizgiyi takip eder.

mutlak yazarlik

mutlak bir yalnızlık gerektiren bir içe kapanma,hapislik, sessizlik ve de yükselme gerektiren derin, yorucu çoğu zaman insanın içini kemiren yaratıcı bir eylem türüdür.

top sakal bırakmak

özellikle genç erkeklerde, entelimsi bir görüntüye sahip olmak biraz da havalı bir duruş yakalamak için son dönemlerde sıkça rastlanılan bir imaj cilalama durumudur. ortadoğulu yüzlerin, esmer yüzlerinde kanımca çok daha fazla sırıtmakla beraber, bunu kendine yakıştıran yüzlere de rastlanmaktadır.

boya sarisini kadinlar

bazı kadınların,içlerindeki sarışın olma arzusunu bastırma amaçlı zavallı bir eylem türüdür. tipik bir aşağılık kompleksinin dışavurumu sayılabilir. sarısiyah tenli kadınlarda çok daha başarısız bir görüntüye neden olur. kanımca tehlikelidir. yazıktır, günahtır...